Asansörde güvenlik riski büyüyor…

BİR İŞİ DEĞERİNDEN DAHA UCUZA YAPTIRMAYA ÇALIŞMAK BAŞTAN BAZI HİLELERİ KABUL ETMEK DEMEKTİR.

Bir uçuş okulunda öğrencisiniz, bir paraşüte ve bir bilgisayara ihtiyacınız var. Bilgisayarda hem işinizi görecek hem de fiyatı düşük olanı tercih edebilirsiniz ama paraşüt ihtiyacınızı daha ucuz bir paraşütle giderir misiniz? Bir paraşüt üretiminde %95 kalite yeterli olabilir mi? Yani “Yüz paraşütün doksan beşine garanti veririz” diyen bir firmanın ürettiği paraşütü alır mısınız

Söz konusu olan can güvenliği olmasa %95 iyi bir oran aslında değil mi? Ya da satıcının size “Bu ürünün garantisi benim açılmazsa geri getir” demesi sizi ikna eder mi? Açılmazsa geri getirme şansınız olur mu?

Ya da Boeing firması ürettiği uçakları %99 kalite ile piyasaya sunsa, uçaklarımıza %99 garanti veriyoruz dese, ya da “Uçaklarımız %99 kalitelidir.” dese ikna olur muyuz? %99 iyi bir oran değil mi? Bu oran kabul edilebilir olsa herhalde günde 10 uçak düşerdi. Bir ulaşım aracında yolcu güvenliği ve emniyeti açısından en önemlisi aracın güvenli bir şekilde ve zamanında durmasıdır. Durdurma işlevini sağlayan sistem fren sistemidir. Fren sistemlerinde kaliteden ödün verilemez. Yüz kullanımın doksan dokuzunda durdurma sağlayan fren sistemine sahip bir araca biner misiniz? Sevdiklerinizi bindirirmisiniz? “%99 güvenli, bir defadan bir şey olmaz.” der misiniz?

Asansörler de bir ulaşım aracıdır ve asansörün en önemli güvenlik tertibatlarından birisi frendir. Kritik öneme haiz olması nedeniyle frende kalite ve standart son derece önemlidir. Ülkemizdeki asansör fren üreticilerine baktığımızda gördüğümüz manzara ne yazık ki iç açıcı değildir. 20 civarında fren üreticisi bulunmaktadır. Bunların en az 15’i imalat sanayindeki işleri bozulunca bu işe hasbelkader giren, asansörü hiç tanımayan, asansör standartlarını bilmeyen, fren sisteminin asansör üzerindeki fonksiyonunu anlamayan, imalat aşamasında ölçme, kontrol, test, analiz ve mühendislik bilgisi olmayan eğitimsiz kişilerin kurduğu firmalardır.

Peki, bu durumu nasıl tespit ettik? Bu yargıya nasıl vardık? Piyasada çok ucuza satıldığı için rağbet gören bu frenleri test ettik. Çıkan vahim sonuçlar beni bu yazıyı yazmaya ve vebali üzerimden at-
maya mecbur etti. Bu frenler, işleme zorluğundan ve maliyetlerden kaçmak için döküm üretim yöntemi ile imal edil- mektedir. Bunlar masanın üzerinden yere düştü- ğünde dahi kırılabilmektedir.

Döküm üretim yöntemi insanlık tarihi kadar eski ve bilinen bir yöntemdir. Ancak asansör freni üretmek için önemli bir teknolojik alt yapı gerektirir. Üretim sonrası çatlak kontrolü, spektra analizi, mukavemet testleri ve normalizasyon işlemi gibi önemli aşamalardan geçmezse -kırılganlığı yüksek olduğundan- kırılma riski oluştuğu için sorunlara yol açar.

Döküm ürünler doğru yerde kullanılması durumunda işimizi kolaylaştırabilir ama ani yük, ani gerilim altında çalışan ve şok yükleri karşılamak zorunda kalan asansör freninde kullanılması son derece tehlikelidir. Ani şok, yük döküm blok üzerinde kırılmaya sebebiyet verebilir. Buna rağmen bunlar asansör frenleri olarak kullanılmaktadır. İşi ucuza mâl etme düşüncesi ile yapılan bu uygulama toplumun can ve mal güvenliğini önemli ölçüde tehlikeye atmaktadır. Maliyetlerin düşürülmesi gerekebilir fakat bunu yaparken tedbirli olmak gerekir. Merdiven altı çalışan bu firmaların maliyeti düşürmek adına güvenlikten taviz vermeleri can ve mal kaybına davetiye çıkarmaları demektir. Bu döküm frenler nedeniyle her ay ortalama üç bin civarı yeni asansör risk altına girmektedir. Peki, bu ürünler nasıl belge alıyor? Üretimleri kontrol edilmiyor mu? Maalesef burası da sıkıntılı bir konudur ve olaya üç açıdan bakmak gerekir

Röportajın tamamını indirin (pdf)