Levent AKDEMİR
METROPLAST
Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye’nin şehirleşmesiyle başlayan asansör ihtiyacı 1980’li yıllara kadar çoğunlukla yabancı firma temsilcilikleri tarafından karşılanmıştır. Bizim birinci nesil asansörcü büyüklerimiz, bu yabancı firmalardan yetişerek, kendi kurdukları firmalarla asansörü bir işi kolu haline getirmeyi başarmışlar, ben ve benim kuşağım ikinci nesille birlikte asansör önemli bir sektöre dönüşmüştür Bizden çok önce yola koyulmuş, yüz-yüz elli yıllık, dünya sektörüne yön veren çok uluslu firmaların haksız ve acımasız rekabetine rağmen yerli asansör sanayini çok önemli bir noktaya getirmiş durumdayız. Artık, güvenlik standartları, teknik özellikleri ve montaj sonrası hizmetleriyle dünya ölçeğinde yüzde yüz yerli asansörler üretebilmekteyiz. “YERLİ ASANSÖR SANAYİ OLMASAYDI ASANSÖR FİYATLARI BUGÜNKÜNDEN İKİ-ÜÇ KAT FAZLA OLURDU”
Geldiğimiz noktayı, yaptığımız işi ve ülke ekonomisine yaptığımız katkıyı küçümsemeyelim. Sektör olarak ülke sathında üretim ve istihdam imkânı yaratmaktayız. Rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki; yerli asansör sanayi olmasaydı asansör fiyatları bugünkünden iki-üç kat fazla olurdu. Asansörlerin bakım ve onarım maliyetleri çok uluslu şirketlerin insafına kalırdı. İnsan hayatını kolaylaştıran, konforunu artıran, engellilerin ve yaşlıların hayata katılmalarını sağlayan asansörlere erişebilenlerin sayısı azalırdı. Dünyanın 100’den fazla ülkesine asansör ve asansör parçaları ihraç etmeyi ve eskiden ithal edilen tüm ürünlerin yerlisini üretmeyi başarmış durumdayız. Hem ihracat yaparak hem de ithalatı önleyerek, ülkemizin cari açığı azaltma ve döviz ihtiyacını giderme çabalarına katkı sağlıyoruz. Biz METROPLAST olarak -ayrı bir departman kurmak ve bu işi ciddiye almak suretiyle- ihracata başlayalı kısa bir zaman olmasına rağmen otuza yakın ülkeye mal satmayı nasıl başardıysak sektör olarak 3 yıl içinde 1 milyar dolarlık ihracata rahat ulaşabiliriz. Bunun için yurt içi piyasaya satış yapma kolaycılığına kapılmayıp dünya pazarını hedef almamız gerekiyor. Kendi sahamızda top çevirmekten vazgeçmeli oyun alanımızın tüm dünya olduğunu görmeliyiz.
“TÜRKİYE’NİN ÇEVRESİ, GELİŞMEKTE OLAN EKONOMİLERDEN OLUŞUYOR.”
Türkiye’nin iki saatlik uçuş mesafesinde altı yüz milyon, dört saatlik uçuş mesafesinde bir buçuk milyar ve sekiz saatlik uçuş mesafesinde üç milyar insan yaşıyor. Türkiye’nin çevresi, gelişmekte olan ekonomilerden oluşuyor. Bölgesinde ve dünyada yeniden söz sahibi olmuş bir Rusya, gelişmeye elverişli imkanları olan Türk Cumhuriyetleri, yapılanma içindeki Irak, bölgede iddialı bir ülke olarak İran, yakın bir zamanda yaralarını sarmak için inşaat sektörüne ihtiyaç duyacak Suriye var. Hepsi ürünlerini doğrudan veya dolaylı olarak bizden almak durumundalar. Yaklaşık 30 yıldır iş dünyasının içindeyim ve bu 30 yıl içinde ülkemiz üç tane büyük ekonomik kriz ve sayısız dalgalanma yaşadı. Bu krizler bize öğretti ki, ekonomide ve iç pazarda yaşadığımız dalgalanmaların, durgunlukların olumsuz etkisini ihracat yaparak azaltabiliriz. Yine bu krizler, dalgalanmalar ve durgunluklar gösterdi ki ölçülü ve dikkatli hareket edenler, finansal takibini ve nakit akışını iyi yönetenler dalgalanmalara rağmen gemisini sakin limanlara güvenle taşıyabilenler bu sürecin sonunda rakiplerinden bir adım öne çıkmaktadır.
“İHRACAT YAPMAK BIZI IÇ PAZARDA DA GÜÇLENDIRECEK”
Sadece iç piyasadaki rakipleri göz önünde bulundurarak bir yere varmanın mümkün olmadığını gördük. İç pazardaki haksız, ilkesiz, neye mal olursa olsun mantığıyla yapılan rekabetin getirdiği zararlardan korunmak için de ihracata yönelmemiz gerekiyor. İhracat yapmak bizi iç pazarda da güçlendirecek, tercih edilirliğimizi ve marka değerimizi artıracaktır. Malların, sermayenin, insanların dünya ölçeğinde hareket ettiği, ekonomide zaman ve mekân kavramlarının anlamını yitirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir dünyada hedeflediğimiz pazar için bir satış ve pazarlama ağı kurmamız ya da ürünlerimizi satacak bir aracı bulmamız artık çok şart değil. KOBİ’ler e-ticaret platformları sayesinde yurt dışındaki tüketicilere doğrudan ulaşabiliyorlar. Bu platformlar, bizlere tanıtım, pazarlama olanakları sağlayabiliyor. Biz yerli asansör firmaları olarak neyi iyi yapıyorsak onu daha iyi yapmalı ve yaptığımızı dışarıya satmaya çalışmalıyız. Az çok demeden bugünden başlayarak devletin ihracatçılar için sunduğu destek ve teşviklerden -bürokratik işlemlerden korkmadan- bilgi ve eğitimlerden yararlanarak ihracata yönelmeliyiz. Gelin hep birlikte ihracat seferberliği başlatalım.
Yayınlanma Tarihi: Aralık 2019